Gezi Parkı’nın kuruluş öyküsü
İstanbul’a Atatürk tarafından Bahçeler Müdür Muavini olarak atanmış Mehmet Ali Uluçam’ın oğlu Aydın Uluçam’dan ilginç bir öykü:
Taksim Gezi Parkı’nın kuruluş öyküsü… O dönemin insanlarını daha iyi tanıyabilmek için iyi bir fırsat işte… (Bu öyküyü bana yollayan okul arkadaşlarıma teşekkür ederim.)
Yıktılar babamın parkını
Harp yıllarında Ziraat Okulu’nu güçlükle bitirebilen rahmetli babam Mehmet Ali Uluçam, bir devlet fidanlığına müdür olarak atanır.
Günün birinde Mustafa Kemal Atatürk, maiyeti ile birlikte bu fidanlığa sürpriz bir ziyaret gerçekleştirir.
Babaanne, Atatürk’e kahve yapıp ikram eder.
Atatürk, “Buranın yöneticisi yok mu?” diye serzenişte bulunur. Öyle ya, esas müdür beyin gelip el etek öpmesi gelenektir…
“Müdür Bey aha orada, tarlada çalışıyor” derler…
Babam, işe dalmış, gelenlerin farkında bile olmamıştır…
Atatürk’ün çok hoşuna gider bu durum. Çağırtır babamı, “Ne istersin?” diye sorar ödüllendirmek için onu…
Devlet memuru ne ister?
Tayin ister, terfi ister, zam ister, ikramiye ister…
ORALARA BİNALAR YAPILACAKTI
Babam ise “Macaristan’a gidip okumak, kendimi geliştirmek isterim” der.
Macaristan, o zamanlar çok ileriymiş tarımda.
Gönderilir Babam Macaristan’a. Tam üç yıl okur orada bir üniversitede, Atatürk bursu ile…
Dönüşünde, İstanbul’a Bahçeler Müdür Muavini olarak atanır, gencecik yaşında.
İlk projesi ise “Taksim Gezisi”dir…
Taksim Gezisi, babamın, vatana borcunu ödemek için ortaya çıkardığı ilk ve en sevdiği eseridir.
Taksim Gezisi’nin en çok, ortada süs havuzu olan, kademeli bahçesiyle gurur duyardı rahmetli.
Macaristan’da öğrenmiş bu tekniği, yokmuş o tarihlerde Türkiye’de emsali…
Sonraki eserleri ise Yıdız ve Emirgan Parkları’dır…
Bana, “Aldığım onay üzerine, hiç oyalanmadan ekibimi kurup işe giriştim, yoksa oralara binalar yapılacaktı” dediğini hatırlarım.
Yıktılar babamın parkını işte.
“Yapmayın, etmeyin, kıymayın” diyenleri coplayarak, gözlerine biber gazı sıkarak.
AVM yapmak için!
Aydın Uluçam
2013-06-15
hürriyet