Orta Avrupa gezisinin ardından Budin ve Kanije hakkında yazılarımı okuyan değerli okurlarımdan bazıları telefonla arayarak niçin Estergon’dan bahsetmediğimi soruyorlar. Değerli okurlarım haklılar. Bazı olaylar ve mekanlar vardır ki, millî hafızada ap ayrı bir yere sahiptirler. Mesela Plevne, mesela Kanije, mesela Çanakkale… Adlarına hikayeler yazılmış, türküler söylenmiş, ağıtlar yakılmıştır. Yapımlarda hata da olsa, yanlış da olsa filmlere konu olmuş mekanlar… İşte Estergon da onlardan biridir.
Estergon, Tuna nehrinin güney kıyısında, Vaç dirseğinin kuzeyinde, Budin’e 45 km. mesafede, geçmişte Macaristan’a başkentlik yapmış önemli kalelerden biridir. Aynı zamanda Macaristan’ın dini merkezidir ve Katolik Başpiskopos halen burada oturmaktadır.
Estergon’un karşı kıyısı, meşhur Ciğerdelen kalesinin bulunduğu Slovakya topraklarıdır. Tuna nehri üzerindeki köprüden vizesiz Slovenya’ya geçebiliyorsunuz. Bizim gezi kafilesi de öyle yaptı. Köprü üzerinde yürüdük. Köprünün tam ortası sınır noktası idi. Yani köprünün yarısı Macaristan’a, diğer yarısı da Slovenya’ya aitti. Biz kafile olarak Estergon’u, önce karşıdan yani Slovakya topraklarından seyrettik. Sonra yürüyerek kaleye çıktık. Bugün kalenin tam ortasında büyük bir kilise yer almaktadır.
Süleyman Han, Macar Kralı Zapolya’nın ölümüyle nazik hale gelen bölgedeki asayişsizliği düzeltmek üzere Budin seferine çıkmıştı. Budin’i fethettikten sonra 1529’da Viyana’yı kuşatmak üzere Avrupaya hareket eden Padişah, Semendire Sancakbeyi Yahya Paşazade Mehmed Bey’e öncü birlikleriyle ilerlemesini emretti. Mehmet Bey, aldığı buyrukla harekete geçti ve emrindeki kuvvetlerle yolları üzerindeki Estergon kalesini kuşattı. Kale müdafileri, karşılarında Osmanlı askerini görünce tek kurşun atmaksızın kaleyi teslim ettiler. Ancak bu hal uzun sürmedi ve Avusturya Arşidükü II. Ferdinand kaleyi kuşatarak 1531’de geri aldı.
Estergon’un Osmanlı hakimiyetine kesin olarak girmesi, Kanuni Sultan Süleyman Hanın, 1543’te gerçekleştirdiği Estergon Sefer-i Hümayûnu adıyla meşhur onuncu sefer sonunda olmuştur. Kanuni, Estergon’un fethi için muhteşem ordusu ile 1543 yılı Nisan ayı sonlarında Edirne’den yola çıktı ve Temmuz ayının sonlarında Estergon’a geldi. 29 Temmuzda kaleyi muhasara etti. Avusturyalılar Budin’i kaybettikten sonra Estergon’a önem vermişler, büyük ölçüde tahkim etmişlerdi. Sultan, pek muhkem olan kaleyi fetihten önce, sünnet-i şerife uyarak bir elçi heyeti gönderir ve onları İsâm’a davet eder. Teklif reddedilince Kanuni bu defa da cizye vermelerini, bunu da kabul etmezlerse bölge huzuru için savaşacağını ve kan döküleceğini bildirir. Savaşmayı göze alan general Vitelli bu teklifleri de reddetti, bunun üzerine muhasara başladı, 6 Ağustostan sonra daha da şiddetlendi. Yani Vitelli’nin anlayacağı dilden konuşulmuş oldu. On iki günlük bir kuşatmadan sonra düşman eman dileyerek, 10 Ağustos 1543’te teslim oldu. Camiye çevrilen büyük kilisede Sultan Cuma namazı kıldı. Şehirde bulunan önemli hiçbir dini ve kültürel esere dokunulmadı. Kanuni, kaleyi yeniden tahkim ettirdi. Estergon’u sancakbeyliği haline getirerek Budin Beylerbeyliğine bağladı. Bundan sonra Estergon, Tuna Nehri’nin kontrolü ve Budin’in güvenliği gibi sebeplerle serhat kalelerimizin en önemlilerinden biri olmuştur.
Devami: >>>