Tuna’nın İncisi, Doğu’nun Paris’i gibi isimlerle anılan Budapeşte, mimarisi, müzeleri, ışıkları ve köprüleriyle son yılların en çok turist çeken şehirlerinden biri haline geldi. 1,7 milyonluk şehir her yıl 10 milyon turisti ağırlıyor
İstanbul’dan yaklaşık iki saatlik uçak yolculuğundan sonra ulaştığımız Budapeşte; ziyaretçilerini adını ünlü besteci Franz Lizst’ten alan havalimanında karşılıyor. Daha iner inmez sanat ve tarih kokan bir ülkeyle karşılaşacağınız konusunda ön fikir veren Tuna Nehri’nin kıyısındaki bu görkemli şehir, nehrin batısındaki Buda, doğusundaki Peşte bölgelerinin birleşmesiyle oluşmuş. Almanya’dan doğan Tuna Nehri geçtiği 12 ülkeye ayrı bir değer katıyor. Eskiden kışın buz tutan nehrin üzerinden karşıdan karşıya bile geçilirmiş. Ancak günümüzde atık malzeme fazlalığından dolayı nehir donmuyor. Su seviyesi de oldukça düşük. Nehir üzerinde sadece taşımacılık yapılıyor. Dağlık olan Buda bölgesi ile daha düzlük olan Peşte’yi birbirine yedi köprü bağlıyor. Bunlardan en bilineni Zincir Köprüsü. Doğu Avrupa’nın en görkemli şehirlerinden olan Budapeşte, Avrupa’nın en iyi ışıklandırılmış şehri unvanına da sahip. Gündüz kafeleri, tarihi meydanları ve müzeleriyle etkileyen şehir, gece de Tuna’ya vuran şehir ışıklarıyla romantik bir havaya bürünerek büyüleyici bir hal alıyor. Bu havayı soluyabileceğiniz birçok yer mevcut. Onlardan biri de Buda bölgesinde yer alan Balıkçı Tabyası. Burası adeta şehrin seyir terası. Buradan tüm şehri tepeden görmek ve harika fotoğraflar çekmek mümkün.