Budapeşte: Tartışmasız Türklerin en çok seveceği şehir…

gezibudapeste
Çok ama, çok hızlıyım sanırım benim 1 gün arayla post girdiğim görülmemiştir şu tumblrımı açtım açalı, ama gaza gelme durumlarım epey çok bu aralar. Bu kez rotamız benim gezip gördüklerim arasında ilk 3’e mutlaka girebilecek olan güzeller güzeli Budapeşteeeee !

Yol arkadaşım ise Puçi’m değil bizim kız. O da mı kim ? Benim kız kardeşim. Kendisi ile baya deneyimlerimiz oldu, çoğu kavgalı geçse de sonunda tatlıya bağlıyorduk.:) Temmuz ortasında bize kışı yaşatan Prag’dan Budapeşteye sıcacık olduğunu bilerek koşarak geldik, yo yo uçarak geldik desem daha mantıklı olur.:) Budapeşte’ye gitmemizin sebepleri arasında; daha önce İspanya’da tanıştığımız harika insanlar Pamir ve Emir’in birlikte açtıkları hosteli ziyaret etmek, hem de onlarla olan özlemimizi gidermek vardı tabi. Bu iki kardeş Türkiye’de çok iyi üniversitelerde okuduktan sonra çalışmak için yurt dışını tercih etmişler ve uzun süredir yaşadıkları Budapeşte’de de hostel daha doğrusu B&B (Bed&Breakfast) işine girmişler, çok da iyi etmişler. Hostelleri hem merkezi, hem kendileri güler yüzlü hem de ortamıyla gerçekten sıcacık bir yer oluşturmuşlar. Fiyatların ucuzluğu da bu kalitede bir hostel için epey uygun. Budapeşte’ye gidecek olanlar için ilk tavsiyem, Budapeşte Trendy Hostel’de konaklamaları ve bu iki güzel insanla tanışmaları.

Biraz Budapeşte’den bahsedecek olursam eğer, Budapeşte kesinlikle bir daha gidilecekler listemde ilk sırada yer alan; gidilesi, görülesi, gezilesi bir şehir. Burası bir kaç yüzyıl öncesine kadar ortasından geçen güzeller güzeli Tuna Nehri’nin iki yakasında olan ”Buda” ve ”Peşte” adlı iki ayrı şehirmiş. Daha sonra birleşip tek bir şehir olmuşlar. Buda tarafı; daha eski olup, Osmanlı Döneminden kalanlar da dahil, daha çok tarihi unsur barındırırken, Peşte tarafı; daha gelişmiş, daha yeni ve moderndir. Budapeşte aklımda; Balkanlardan sonra Osmanlı izlerini en çok taşıyan şehir olarak yer etti. Burada 16. yüzyıl zamanında yaşamış derviş ve şair olan Gül Baba Türbesi de bulunmakta. Orada yazan açıklamaya göre, Gül Baba Kanuni ile Budin Seferine katılmış ve Kanuni’nin isteği üzerine Budin Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra orada kalması istenmiştir. Burada 10 sene kadar yaşayan Gül Baba, herkes tarafından çok sevilen bir insan haline gelmiş. Vefat ettiği zaman ise cenazesine hem Macarlar, hem Türkler, hem de orada yaşayan ne kadar farklı ulustan insan varsa gitmiş ve yaklaşık 250 bin kişiyle cenazesi uğurlanmıştır.

Kuşkusuz ki Orta Avrupa’nın en romantik şehirlerinden biri olarak da anılır, gece manzarası özellikle de Tuna nehrinin iki yakasını birleştiren köprüleriyle geceleri ışıl ışıl ve göz alıcıdır Budapeşte. Bizim İstiklal Caddemizin çok benzeri vardır ve oradaki karşılığı Vagi Utca. -Utca zaten cadde demek.- Aslında bu şehrin ilginç yanlarından birisi de tarih boyunca hep Avusturya – Macaristan İmparatorluğu zamanında, hep bir adım Viyana’nın arkasında olması sebebiyle ezik kalmasıdır. Bu yüzden şehirlerini güzelleştirmek için hangi ülkede, hangi şehirde güzel bi şeyler görseler aynısını kendi şehirlerinde de yapmışlar. Pek pahalı olmayan, Türklere göre ucuz bir şehir burası. Ucuz olduğu için de, bu şehirde para harcamak çok tatlı geliyor. Budapeşte’nin bir çok yerinde Türk mafyası çok etkin.

Hatta ben Türk’üm derseniz, tehlike size yanaşamaz bile. Macar kızları ise Türk erkeklerine tamamen hasta. -Macar kızlarının da güzelliği de bambaşka. Türk erkeklerinin de onlara hasta olmaması işten bile değil.- Ayrıca buradaki barlarda şişe açtırmak sudan ucuz, yaklaşık 20 dolara en pahalı içkinin şişesini açtırabilirsiniz. -Türkiye’de de en dandik barda bile 200 liradan aşağı inmez bu rakam.- Bu şehirde en çok olan barlardan biri de striptiz barlar, yine bir çoğu Türklerin tekelinde tabi ki. Bizim kız ile bir tanesine girmek istedik ve içeri sadece erkek müşterileri kabul ettiklerini söylediler ve bizi almadılar. Halbuki çok da merak ediyorduk, el mahkum arkamıza baka baka döndük tabi. Ama şunu da anladık ki, Türk’üm derseniz Macaristan’da krallar gibi karşılanıyorsunuz. Bir de yanılmıyorsam, metrodayken duraklardan birinin ismi Török idi yani Türk anlamına geliyor; fakat bu isme nerde rastladığımı tam hatırlayamıyorum. Metro ağına gelecek olursam eğer, tam bir karmaşa. Benim gibi yer yön duygusu olmayan birinin kaç kere yanlış metroya bindiğini ve kaybolduğunu tahmin edebilirsiniz. Ben bu şehri çok sevdim, bolca gezindikten sonra Budapeşte’nin kalbi olan Kahramanlar Meydanı’na yakın civarlarda, sahibinin Türk olduğu Kafe Kara’ya gidip uzun aradan sonra Türk Kahvesi içmek ve soluklanmak benim gibi Türk Kahvesi aşığı biri için inanılmaz zevkliydi, havanın güzelliği de keyfimize keyif katmaya yetmişti bile.

Şehir anlat anlat bitmiyor daha neleri neleri var ah! Mutlaka bir fırsat yaratın ve gidin. Macar yemeklerine gelecek olursak benim aklımda kalan Visegard kasabasında içtiğimiz mükemmel lezzeti olan Ceylan Çorbası (bknz. yukarıdaki fotoğraf) ve Gulaş. Ceylan Çorbası’nın tarifini ısrarla sormama rağmen malesef ki sırlarını paylaşmadılar. Allah’ım o ne leziz çorbaydı öyle, ağzım sulandı yine… Gulaş ise, Kul Aşı anlamına geliyor. Osmanlı zamanı seferlerde yeniçerilere verilen, bizim bildiğimiz sulu et kıvamında, içinde sebze ve parça etin bulunduğu bol domatesli doyurucu bir çorba.

Havanın güzel olması bizim için bolca gezme olanağı sağladı ve şehirden kolayca ulaşılabilinen, Tuna Nehri’nin ortasındaki Margeret Adası’na gitme fırsatımız oldu. Bisikletiniz varsa ve ya bisiklet kiralayarak giderseniz daha da eğlenebilirsiniz. Bol ağaçlıklı çok hoş bir adadır. Hatta bana göre kentin en güzel yerlerinden birisi, şehrin içindeki bu adadır. Bu adada bir sürü ülkenin bahçeleri de var. O ülkelerin özelliklerine göre dekore edilmiş. Ama bu ada benim için pek de hoş olmayan anılara sahip; Türkiye’ye dönüş günümüzde fena bir kaza geçirdim, Kaza dediğim de büyük değil, ama epey acılı; havuzdan çıkarken ayağım kaydı ve çimlerle havuz arasındaki mermerin arasına fena çarptım. 1 saat içinde de ayak bileğimden bacağıma kadar komple mosmor oldu. Bu güzelim şehirden ayrılcağıma mı üzüleyim, yoksa bacağıma mı bilemedim. Ve pek de hoş olmayan bu olay sonunda da Budapeşte gezimizi tamamladık.

Yazarken gitme isteğim yeniden depreşti, kesinlikle ve siz de bu huzur ve güzelliklerle dolu şehri bir fırsat yaratıp ziyaret edin. Özellikle de gece manzarasının tadını mutlaka doya doya çıkarın.

Detaylar: >>>

2015-03-28