Son dönemlerde dünya gündemine iyice yerleşen Rusya-Ukrayna sürtüşmesi, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü kirli savaş ve Almanya’da dış istihbarattan sorumlu Federal Haberalma Teşkilatı’nın (BND) Türkiye’yi de yıllarca gizli dinlemesi gibi olaylar yüzünden özgürlükle doğrudan bağlantılı tarihi iki olay biraz arka planda kaldı.
Bunlardan biri, Batılıların Utanç Duvarı, Doğuluların “Faşizme geçit yok duvarı” olarak nitelendirdikleri Berlin başta olmak üzere iki Almanya arasında duvarların örülmeye başlanmasının 53’üncü yılındaki anma töreniydi.
Hala duvarların bir bölümü ile bir gözetleme kulesinin korunduğu Berlin’in Bernauer Caddesi üzerindeki Berlin Duvarları Anma Evi’nin önünde bir tören düzenlendi.
Törene Berlin Eyalet Başbakanı Klaus Wowereit ile çok sayıda politikacı katıldı.
Vatandaşlar da…
* * *
28 yılı aşkın bir süre Almanya’yı Almanya’dan, Almanları Almanlardan ayıran bu duvarların örülmesine 13 Ağustos 1961’de başlandı.
Hem de, dönemin eski Doğu Almanya olarak bilinen Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin (DDR) Başkanı Walter Ulbricht, aynı yıl haziran ayında düzenlenen bir basın toplantısında kendisine yönetilen bir soru üzerine, “Bu sorudan, Batı Almanya’da bizim DDR’nin başkentindeki inşaat işçilerini mobilize edip bir duvar ördüreceğimiz arzusunun olduğu sonucuna varıyorum. Öyle mi? Böyle bir niyet olduğunu bilmiyorum. Zira inşaat işçileri yeni konutlar inşa etmekle meşguller ve tüm güçlerini o yönde kullanıyorlar. Hiç kimsenin bir duvar örme niyeti yok” dediği halde.
45.8 kilometresi Doğu-Batı Berlin arasında olmak üzere 167.8 kilometre uzunluğunda duvarlar.
Doğulular her ne kadar “Faşizme geçit yok duvarı” deseler de, bu duvarlar gerçekten özgürlüğe geçit yok duvarlarıydı…
Tam olarak bilinmemekle birlikte, resmi verilere bu duvarları aşıp özgürlüğe kavuşmak isteyen 138 kişi yaşamını yitirmiş.
Tahminlere göre özgürlük kurbanlarının sayısı 245’e ulaşmakta.
İşte 13 Ağustos’ta Bernauer Caddesi’nde bu özgürlük kurbanları anıldı…
Bernauer Caddesi’nden geçen duvarlar tam bir dram duvarıydı…
Binalar Doğu Berlin, kaldırımlar ise Batı Berlin sınırları içinde kalıyordu…
Caddeyi geçmek yasaktı…
Geçmek isteyeni ölüm bekliyordu…
Klaus Wowereit, “13 Ağustos her seferinde bize özgürlük ve hukuk devletinin kendiliğinden olmayacağını ve bunlar için her gün yeniden mücadele edilmesi gerektiğini hatırlatıyor” diyerek özgürlüklere sahip çıkılması çağrısında bulundu.
Ve bu gerçeğin yeni nesillere çok iyi anlatılması gerektiğinin de altını çizdi.
* * *
Evet, bu anma törenini Batı Berlin’in Wedding İlçesi ile Doğu Berlin’in Mitte İlçesi’nde görünmeyen sınır olan Bernauer Caddesi üzerindeki binaların pencerelerinden izleyen insanlar da vardı…
Onların aklından neler geçti, onlar neler söyledi, onlar neler düşündü bilemiyorum?
Diğer olay ise Macaristan’ın Avusturya sınırını geçici de olsa açmasıydı.
19 Ağustos 1989’da Macaristan Avusturya sınırında Pan Avrupa Pikniği düzenlenmişti.
İki komşu ülkenin ama iki farklı sistemde yaşayan insanları birlikte eğleniyordu…
Aralarında Doğu Almanya vatandaşları da vardı…
Özgürlüğe susamış, özgürlük tutkunu bu insanlar, Macaristan’ın sınır kapısını aralamasını fırsat bilip Avusturya’ya geçtiler.
Macaristan sınır koruma polislerinin seyirci kalması sayesinde 700’e yakın Doğu Almanya vatandaşı özgürlüğe kavuştu.
Tabii, sosyalist kardeş DDR’in tepkisi göz önünde bulundurularak Macaristan 40 dakika sonra sınır kapılarını yeniden kapattı.
Ama Macaristan-Avusturya sınır kapıları 10 Eylül 1989 tarihinde bir daha kapanmamak üzere açıldı.
İşte 19 Ağustos’ta özgürlüğe geçişi geçici de olsa sağlayan ve 9 Kasım 1989 tarihinde iki Almanya arasındaki duvarların tamamen yıkılmasında etkin rol oynayan Macaristan’a teşekkür kutlamaları vardı…
Thüringen’de düzenlenen kutlamalara Pan Avrupa Pikniği’ne katılan ve Macaristan’ın sınır kapısını açması üzerine Avusturya’ya, oradan da Batı Almanya’ya geçip özgürlüğe kavuşan insanlar da vardı…
Mutlulardı…
Birleşen Almanya’da, yani Federal Almanya Cumhuriyeti’nde (BRD) özgür bir şekilde yaşamanın tadını çıkarıyorlardı…
2014-08-24
Hürrıyet