Milli mücadelenin başarıya ulaşmasıyla birlikte anavatan düşman işgalinden kurtulmuş, Lozan Barış Anlaşmasıyla birlikte de Yeni Türkiye Cumhuriyeti rüştünü ispat etmişti. Şimdi savaşlarla harap olmuş bir devleti yeniden ayağa kaldırmak gerekiyordu; yani, modern, çağa ayak uyduran, bilim ve teknolojiyi kendine ışık edinen bir devlet inşa edilmeliydi. Bu modern devleti inşa ederken Milli Mücadelenin kahraman lideri ve başkomutanı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile çalışma arkadaşları yabancı eserler ile devlet sistemlerini yakinen incelemiş, yabancı bilim adamları, doktor ve hatta mimarlardan ilmi konularda yardım almıştır. İki bölümden oluşan bu çalışmanın birinci bölümünde, Atatürk’ün yeni devletin inşası sırasında Türk Devleti’ne hizmet eden Macarlara duyduğu dostluk ele alınırken; ikinci bölümde Macarların, Atatürk’e karşı gösterdikleri sevgi ve hürmet ele alınacaktır.
Atatürk’ün Macarlara Bakışı
Atatürk, diğer milletlerden farklı olarak Macar ulusuna çok derin bir muhabbet beslemiştir. Atatürk’ün Macarlara gösterdiği sevgi, saygı ve muhabbeti birçok resmi belge, yazışma veya konuşma metni ile açıklamak mümkündür. Atatürk’ün, Macar Kralı Naibi Amiral Horthy’ye 30 Mayıs 1924 tarihinde gönderdiği mektup ile Macarlar hakkındaki temel düşüncesini ortaya koyduğunu kabul etmek mümkündür. Ulu Önder mektubunda; “ Manevi ve fikri meziyetlerini ziyadesiyle takdir ettiğim Macar milletinin samimi bir hayranıyım. Memleketlerimiz arasında mevcut olan asırlık dostluk münasebetlerini bir kat daha takviye etmek için hiçbir şeyden kaçınmayacağım1” ifadelerine yer vererek hem Macar milletine duyduğu samimi hayranlığa işaret etmiş hem de Macar ve Türk Devletleri arasındaki dostluk münasebetlerini daha da arttırmak için elinden geleni yapmaktan kaçınmayacağını vurgulamıştır.
Birinci Dünya Savaşını kaybeden Macarlar, bünyesinde ağır şartlar barındıran Trianon Barış Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır. Bu anlaşmayla Macar toprakları bölünmüş ve tam bir buçuk milyon Macar, Macaristan sınırlarının dışında kalarak azınlık statüsünü almıştır.
Atatürk, Trianon Antlaşmasını imzalayarak zor günler geçiren Macar ulusuna hitaben bir mektup kaleme almıştır. Ulu Önder, Macar Parlamentosunda da okunan bu mektubunda Macarlara karşı beslediği sevgi ve muhabbeti dile getirerek, Trianon Antlaşmasından sonra düşülen durumdan kurtulacaklarına samimiyetle inandığını ve ümitsizliğe düşmemeleri gerektiğini dile getirmiştir.2
Atatürk’ün Macar Büyükelçilerini kabul ediş tarzı da, Atatürk’ün Macar ulusuna ve devletine bakış açısı hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir. 9 Ocak 1934’te Macar Krallığı Elçisi Jungerth Arnothy, Atatürk’e güven mektubunu sunmak için köşke çıkmış ve Atatürk ile görüşme şerefine nail olmuştur. Elçi, 10 Ocak 1934’te dönemin Macaristan Dışişleri Bakanı Kolman Konye’ye sunduğu resmi raporunda3 güven mektubunun sunulmasını ve Ulu Önderle gerçekleştirdiği görüşmeyi şu şekilde ifade etmiştir; “Gazi beni, diğer elçilere yapılan muamelenin aksine, Hükümet Başkanının huzurunda kabul etti. Birkaç sözle ona güven mektubumu sunduktan sonra, bana yer gösterdi ve tam bir saat benle konuştu. Gazi daha önce hiçbir büyükelçiyi bu kadar süre yanında tutmamıştı. Örneğin, benzer vesileyle gelen Alman Büyükelçisini sadece 12 dakika alıkoymuştu. Olağanüstü uzun süre huzura kabul edilmem hem köşktekilerce hem de elçilik camiasında hayret uyandırdı”.
Dikkat uyandıran bir başka konu da Atatürk döneminde Budapeşte’ye atatan büyükelçilerdir. Bu kişilerin, kimi zaman Atatürk ile beraber çalıştığı, alanına hâkim ve Atatürk’ün güvendiği kişiler olduğu görülebilir: Enis Behiç (Koryürek), Hüsrev (Gerede) ve Behiç (Erkin) gibi. Bu durum da Atatürk’ün Macarlara ve Macar Devletine verdiği önemin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Görüldüğü gibi Mustafa Kemal Atatürk, Macar ulusuna büyük bir saygı ve sevgi beslemiş, Macar- Türk ilişkilerinin geliştirilmesi için her türlü çabayı sarf etmiş, diğer dünya devlet başkanlarının aksine zor durumda kalan Macar ulusundan manevi desteğini esirgememiş ve bu ulus için kardeş kelimesini kullanmıştır.
Atatürk’ün Türk Tarih Tezi ve Macarlar
Atatürk’ün çalışma arkadaşlarından olan Hamit Zübeyir Koşay, üstat lakaplı ünlü Macar bilgini Gyula Nemeth’in öğrencisidir. Fuat Köprülü ise Macar bilimi hakkında birçok tez ileri sürerek çalışmalar ortaya koymuştur. Koşay ve Köprülü’nün bu çalışmaları Atatürk’ün ilgisini çekmiş ve Ulu Önder, Türk Tarih Tetkik Cemiyeti üyesi olan Namık Orkun’dan I. Türk Tarih Kongresinde Macarca tercümanlığını üstlenmesini istemiştir4. Bu gelişmeler, Atatürk’ün Türk Tarih Tezi için Macar bilim adamlarından yardım alma düşüncesini geliştirmiş ve Atatürk Macar bilim adamı Frenc Zajti’yi Türkiye’ye davet etmiştir. Zajti’nin Hun- Macar- Türk akrabalığı isimli kitabı olduğunu öğrendikten sonra derhal bu kitabı kendisi için Türkçeye çevirttirerek okumuş ve Zajti’yi Hun- Macar- Türk ırklarının tarihi özdeşliğini araştırmak üzere görevlendirmiştir.
Devamı için tiklayın: >>>