Avrupa tarihinde sürekli bir ‘öteki’ yaratma geleneği mevcuttur.
NURŞİN ATEŞOĞLU GÜNEY- Avrupa tarihinde sürekli bir ‘öteki’ yaratma geleneği mevcuttur. Bunun Avrupa’ya getirdiği zararı fark eden Avrupa elitleri, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Kömür ve Çelik Birliği ile somutluk kazanan bir entegrasyon fikri çevresinde, Avrupa ülkeleri arasındaki düşmanlığa ve ötekileştirmeye son vererek, Avrupa kıtasında bir güvenlik topluluğu oluşturmayı başardılar.
Bu yeni oluşum bir gün Avrupa Birliğine dönüştü ve birliğin kurumsal yapısı ile birlik içi politika ne kadar karmaşık olsa da, bir Avrupa barışı alanı yaratıldı. Brüksel artık birlik çatısı altında, sorunları çatışma yerine diyalog, diplomasi ve hukuki yolların kullanılması aracılığıyla çözeceğini açıklıyordu. AB ile kurumsal bir beden kazanan ‘Avrupa barışı’ fikri kağıt üzerinde o kadar cazipti ve İkinci Dünya Savaşı sonrası yenilmiş milliyetçiliklerin Avrupası’na o kadar uygundu ki, bu fikrin yaratıcıları ve uygulayıcıları, Avrupa’nın uluslararası politikada etkili olabilme şansını bu projede gördüler. Zaten birlik, kuruluşundan itibaren Avrupa değerleri olarak bilinen bir dizi normatif kuralı birliğin olmazsa olmazı olarak ilan etmişti; şimdi Soğuk Savaş’ın bitmesinin getirdiği liberal rüzgarla Avrupa gemisinin yelkenleri doluyor ve Brüksel bu değerleri, sınırları dışındaki bölgelerle kuracağı ilişkilerin temeli yapacağını açıklıyordu.
– Güvenlik tehditlerine karşı normlar