Avrupa Siyasi Topluluğu adı verilen Avrupa Forumu’nun 5. zirvesi dün Budapeşte’de gerçekleşti.
Zirveye 47 ülkenin devlet ve hükümet başkanları dışında, NATO Genel Sekreteri, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu Başkanları da katıldı. Zirve, Donald Trump’un ABD’de zaferini ilan etmesiyle aynı güne denk düştüğünden sadece Avrupa sorunlarının değil, dünya siyasi ikliminin de ele alındığı foruma dönüştü.
Avrupa Siyasi Topluluğu zirveleri Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrasında ortaya çıkan ve Avrupa’yı yakından ilgilendiren sorunların periyodik olarak ele alınması amacıyla Fransız lider Emmanuel Macron tarafından önerilmişti.
Birincisi 2022 yılında gerçekleştirilen Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesi bu yıl AB dönem başkanı olması sıfatıyla Budapeşte’de yapıldı.
Aslında Budapeşte’de toplantı tarihi yaklaşırken, zirvenin başarılı bir şekilde gerçekleşip gerçekleşmeyeceği hususundaki beklentiler hiç de olumlu değildi.
Mevzuat gereği altı aylığına Avrupa Birliği dönem başkanlığını üstlenen Macaristan Başbakanı Viktor Orban, hemen ardından “Barış Misyonu” adı altında Ukrayna, Temmuz’da Rusya ve Çin gezisine çıkmıştı.
Sonra da ABD’de seçimlere hazırlanan Turmp’la görüşen Macaristan başbakanı Viktor Orban’ın bu diplomasi atağı Avrupa Birliği’nde tepki almıştı. O dönem Orban’ın bu ziyaretlerinin Avrupa Birliği adına gerçekleşmediği açıklamaları yapılmıştı.
Avrupa Birliği üyesi Budapeşte’nin Brüksel ile biriken diğer anlaşmazlıklarının üzerine bir de Avrupa Birliği’nden habersiz gündeme gelen Orban’ın “Barıs Misyonu” adı altındaki diplomatik girişimleri ipleri iyice kopma noktasına getirmişti.
Avrupa Birliği liderleri ve pek çok ülke temsilcileri Budapeşte zirvesini boykot edebilecekleri açıklamaları yapmışlardı.
Trump rüzgarının etkisi Budapeşte’ye kadar uzandı
Ancak aradan geçen aylar boyunca dünya siyasetinde önemli gelişmeler oldu.
Ukrayna- Rusya arasındaki savaşın bir türlü sona erme işaretleri vermemesi ve özellikle de ABD’de Donald Trump’ın tekrar başkan seçilmesi, birden Budapeşte zirvesinin stratejik önemini arttırdı.
Donald Trump’ın Avrupa’yı çok yakından ilgilendiren konularda kararlar alacağı bir sır değil. Bunlar arasında belki de en önemlisi, Ukrayna savaşını 24 saat içinde bitirme kararlılığı ve Trump kampanyası boyunca bu vaadini sürekli vurguladı.
Trump’ın Ukrayna savaşını nasıl sona erdireceği bilinmiyor. Ancak tarafları barış görüşmeleri masasına oturtmak için Ukrayna’ya mali yardımları keserek, baskı yapabileceği beklentileri var.
Avrupa Birliği’nde ise böylesi bir barışın Rusya’nın zaferi anlamına geleceği, dolayısıyla ileriki yıllarda Rusya’yı yayılmacı siyaset uygulamak için cesaretlendireceği kanısı hakim.
Toplantıda neler ele alındı?
Zirvenin en önemli gündem maddesi elbette Ukrayna Savaşı’nın Avrupa için taşıdığı potansiyel tehlikelerdi.
Ancak bu zirve, yani Avrupa Siyasi Topluluğu zirvesi, katılımcıların gündem maddelerini tek tek ele aldıkları ve sonuca bağladıkları, anlaşmalar ya da niyet mektupları imzaladıkları türden bir zirve değil.
Avrupa Siyasi Topluluğu zirvelerinde liderler bir araya geliyor, ikili ya da çoklu görüşmelerle güncel konularda görüş alışverişinde bulunuyor ve görüş farklılıkları bu tür diyaloglarla azaltılmaya çalışılıyor.
Avrupa Birliği üyesi olan ve olmayan Avrupa ülkeleri liderlerinin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Gürcistan’ın yen seçim kazanan ve Avrupa Birliği liderlerince Rusya yanlısı olmakla itham edilen lideri Iraklı Kobakizade’nin de zirveye katılması, pek çok konuda farklı görüşlerin de ele alınmasına fırsat verdi.
Ukrayna Savaşı dışında, güvenlik alanında ele alınan bir diğer konu da kaçak göç meselesi oldu.
Yasa dışı göçe başından beri en sert önlemlerle karşı çıkan ve bu nedenle ağır eleştirilere maruz kalan Macaristan’ın tavizsiz tutumunun son yıllarda Avrupa’da taraftar kazandığı biliniyor. Bunun en somut kanıtı da Avrupa ülkelerinde seçimlerde oyunu hızla arttıran göç karşıtı aşırı sağ.
Görüşmelere hakim olan üçüncü gündem maddesi de Avrupa’ya enerji sağlanması, nakil hatlarının güvenliğinin nasıl sağlanacağıydı.
Bir yandan Avrupa’nın sınırında yıllardır devam eden savaş, diğer yandan Avrupa ülkelerinde radikalleşen ve aşırı sağ milliyetçi partileri güçlendiren toplumsal dalga ve en önemlisi de Batı’nın en önemli kalesi ABD’de iktidara gelen Donald Trump’ın olası politikaları Avrupa liderlerini acil karar almaya ve bu kararları uygulamaya teşvik ediyor.
Tarık Demirkan BBC