Macaristan’da Sayıştay tarafından hazırlatılan ve kadınların durumunu ele alan bir rapora göre, toplumda doğum oranlarının azalmasının nedeni kadınların yüksek öğrenimde uzun bir süredir çok yüksek oranlarda temsil edilmeleri.
Rapor 2010 yılından itibaren üniversiteye giren gençler arasında kızların oranının erkeklerden fazla olduğunu ve bu eğilimin 2022 yılında da devam ettiğini, üniversiteyi kazanan geçlerin % 54.3’ünün kız öğrenci olduğunu tespit ediyor
Rapora göre üniversite mezunu kızların normal aile düzeni kurması son derece zor olduğunu iddia ediyor. Bu durum ise doğurganlığın ve dolayısıyla toplumda nüfusun azalmasına neden oluyor.
Rapor toplumsal değerleri de ikiye ayırıyor ve Macaristan’da var olan eğitim sisteminin kızlara özgü değerlere önem verdiğini ileri sürüyor. Rapora göre duygusallık ve sosyal olgunluk, çalışkanlık, söz dinleme, monotonluğu kabul etme, iyi konuşma iyi yazma gibi genellikle “kızlara özgü” değerler, matematik, teknik bilgi, mantık, teknolojiye yatkınlık, risk üstlenme gibi “erkeklere özgü” değerlere kıyasla eğitim sisteminde daha ön plana çıkıyor. Bu ise kızların okullarda daha başarılı olmasına neden oluyor.
Rapor eğitim sisteminin tümden değiştirilmesini, erkeklere özgü değerlere göre yeniden elden geçirilmesini öneriyor, “bu olursa ekonomi de güçlenir” saptamasını yapıyor.
Rapora göre eğitim sisteminde başarılı olan kadınlar yaşamda kariyerlerini ön plana çıkarıyor ve bu nedenle evlenmiyor, ya da evlense bile geç evleniyor, geç ve az çocuk doğuruyor.
Rapor ve içerdiği tezler Macaristan’da ciddi bir tartışma yarattı.
Raporu eleştirenler bu raporda yer verilen görüşlerin kadınların toplumsal eşitlik için mücadele vermeye başladıkları 20. yüzyılın başlarındaki muhafazakâr görüşleri yansıttığını vurguluyorlar. Rapor kadın örgütleri tarafından reddediliyor.
Raporun bağlayıcı resmi bir hükmü yok. Ancak Sayıştay gibi bir kurum adına hazırlanan ve yayınlanan bir rapor olması nedeniyle belge toplumda oldukça büyük bir yankıya neden oldu.