Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 8-9 Ekim tarihlerinde kalabalık bir delegasyon ve iş insanları grubuyla Macaristan’ın başkenti Budapeşte’yi ziyaret ediyor.
Ön açıklamalara göre bu ziyarette iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik, askeri, ticari, kültürel ve sosyal konular ele alınacak.
Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye arasındaki ilişkilerden, göç ve güvenlik konularına kadar pek çok aktüel konuda iki ülkenin uzman heyetleri görüşmelerde bulunacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Budapeşte’ye, Macaristan Cumhurbaşkanı Janos Ader’in resmi konuğu olarak geliyor, ancak Macar Parlamentosu Başkanı Laszlo Köver ve Başbakan Viktor Orban ile de baş başa görüşmeler gerçekleştirecek.
ki ülkenin stratejik ortaklığı
Bu görüşmelerden her iki ülkenin de beklentileri çok yüksek. Ankara, Budapeşte’yi Avrupa Birliği içinde dost bir köprübaşı ülke gibi görüyor
Bu tanımlama gerçeğe uyuyor, çünkü Macaristan’ın hem hükümeti ve hem de kamuoyunun çoğunluğu Türkiye’ye çok sıcak bakıyor.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, geçen yıl yaptığı bir konuşmada Macaristan’ın dış politikasını belirlerken üç ülkenin tutumunu dikkate aldığını söylemişti. Bu üç ülke sırasıyla Almanya, Rusya ve Türkiye.
AB içinde Brüksel’in, üye ülkelerin hızla entegrasyonunu öngören politikasına karşı Macaristan ulus devletlerin bağımsızlığını ve egemenlik haklarının kısıtlanmamasını talep ederek farklı bir duruş sergiliyor.
Macaristan Birlik içinde savunduğu bu farklı yolu, ekonomik ve kültürel alanlarda da sürdürmek niyetinde.
Orban hükümeti tarafından geliştirilen “doğuya açılma” politikası Orta Doğu, Orta Asya ve Uzak Doğu ülkeleri ve Rusya ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini öngörüyor. Ve işte Macaristan bu süreç içinde bu bölgelerle özel ilişkilere sahip olan Türkiye’yi stratejik ortak olarak değerlendiriyor.
Hem AB’ye üye olan, hem de AB dışında Türkiye’nin de yakın olduğu Rusya ile sıcak ilişkileri olan Macaristan da Türkiye açısından stratejik ortak olarak değerlendirilmek için pek çok özelliğe sahip olan bir ülke.
Macaristan Türk Konseyi’nde
Türkiye ve Macaristan arasındaki ilişkiler tarihi olarak da hep “özel ilişkiler” olarak değerlendirildi.
Macaristan’ın 18. ve 19. yüzyıllarda Avusturya İmparatorluğu’na karşı başkaldırılarına en büyük destek Osmanlı İmparatorluğu tarafından verilirken, bu isyanların ardından yenilen Macar ordusu liderleri de hep Osmanlı topraklarına sığındı.
Birinci Dünya savaşındaki ittifakın ardından Mustafa Kemal’in başlattığı Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ne de ilk destek veren ülkelerden biri yine Macaristan oldu.
Cumhuriyet’in ilk dönemlerindeki büyük sanayi atılımı ve toplumsal reformlar döneminde da Ankara Macar uzmanların ve bilim insanlarının desteğine sahipti.
Türkiye’de itfaiyeden ambulans sistemine, meteorolojiden üniversite kürsülerine kadar pek çok alanda Macar uzmanların bilgi ve pratiğine başvuruldu.
İşte bu tarihsel bağların da etkisiyle gelişen iyi ilişkiler sonucunda Macaristan 2018 yılında Türk Konseyi’ne gözlemci sıfatıyla üye oldu. Halkları Türkçe konuşan ülkeler grubuna, başka bir dil konuşan, ancak Türkiye dostu olan bir ülkenin girmesinde bir sakınca görülmedi.
Kanuni’den Gül Baba’ya Macaristan’daki izler
Erdoğan’ın Macaristan ziyaretinin önemli gündem maddelerinden biri de Budapeşte’deki Gül Baba türbesinin resmi açılış törenine katılmak.
Budapeşte’deki türbe Osmanlılar zamanından kalan ve Avrupa içinde coğrafi olarak en kuzeyde yer alan önemli bir tarihi sembol.
Sufi bir derviş olan Gül Baba Türbesi’nin restorasyonu iki yıl sürdü. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TIKA) tarafından restore edilen ve Budapeşte’nin merkezinde, türbesiyle, restoran, kafe ve müzesiyle çok önemli bir Türk kültür merkezi haline gelen türbenin açılışı Erdoğan tarafından yapılacak.
Cumhurbaşkanının gezi gündeminde bulunan bir diğer program da Zigetvar şehrindeki Kanuni Sultan Süleyman Türbesi’nin ziyareti.
Zigetvar Kuşatması esnasında hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman’ın kalbinin ve diğer iç organlarının defnedildiği türbenin yeri, aradan geçen yüzyıllarda kaybolmuştu.
Macar tarih ve arkeoloji uzmanlarının araştırmalarıyla ve yine TİKA desteğiyle geçtiğimiz yıl yeri tespit edilen türbe de iki ülke arasındaki olumlu ilişkilerin gelişmesinde çok önemli bir yere sahip.
Siyasi tercihlerde benzerlik
Erdoğan’ın Ankara’daki başkanlık töreninde Viktor Orban tek Batılı lider olarak yer almıştı.
Ankara ve Budapeşte arasındaki yakınlığın oluşmasında bazı uzmanlar, iki başkentin yöneticilerinin siyasi tutumları arasındaki benzerliğin de altını çiziyorlar.
Temel hak ve özgürlüklerin eksikliği iddiasıyla Avrupa Birliği ve dünyanın diğer Batılı başkentleri tarafından Türkiye’ye karşı takınılan eleştirel tutum Budapeşte’de itibar görmüyor.
Macar hükümeti de ekonomik ve toplumsal gelişmeye güçlü bir hükümet ve lider etrafında ulaşılabileceğini düşünüyor. Bu anlamda hükümet ülkede kuvvetler ayrılığının çok işlemediği bir siyasi rejim yaratmakta sakınca görmüyor.
Seçim sisteminin iktidardan yana işlediği, muhalefetin devlet imkânları kullanılarak güçsüzleştirildiği, yargı bağımsızlığının tehlikede olduğu ve medyanın baskı altında tutulduğu iddialarıyla eleştirilen Macaristan ve giderek otoriterleşen Türkiye’nin birbirine yakınlaşması uzmanlara göre bu nedenle çok da şaşırtıcı değil.
Tarık Demirkan- BBC Türkçe