Ünlü Macarlar: Adolf Zukor- “Hollywood’u yaratan dahi sinemacı”

Hollywood’un ünlü şirketi Paramount Pictures’ı kuran, film yıldızlarını keşfeden, Amerikan sinema anlayışını yaratan dahi yapımcı 1873’de Macaristan’ın geri kalmış bölgelerinden olan Zemplen’de Ricse adında küçük bir köyde doğdu. Yoksul sayılabilecek, çatısı sazlardan örme bir evde büyüyen Adolf’un Babası Jakob küçük bir köy bakkalı işletiyordu. Annesi Hanna Liebermann ise varlıklı bir Yahudi ailesinin kızıydı. 

Adolf Zukor, 1958

Yedi yaşında anne ve babasını kaybeden Adolf Zukor’u dayısı himayesine aldı. Dört yıllık ilkokulu bitiren Adolf Zukor bunun ardından bir bakkalın yanına çıkar olarak verildi. O yıllarda yoksulluk içindeki çok insan Macaristan’dan yeni fırsatlar ülkesi olarak bilinen Amerika’ya göç ediyordu. Onlardan gelen mektuplar, yeni maceralar ve fırsatlar için özlem çeken Adolf Zukor için kışkırtıcıydı. Sonunda on altı yaşındayken, ceketinin astarının içine diktiği 25 dolarla Amerika’ya giden bir vapura bindi.

Tek kelime İngilizce bilmiyordu. Yeni Dünya’ya vardığında zorluklar çekti. New York’ta ve Chicago’da bir kürkçünün yanında çalışmaya başladı. Bir süre sonra da kendi dükkânını açtı.

Hayatında ilk kez sinemaya gittiğinde 20 yaşındaydı. Film onun için mükemmel bir eğlence ve sanat olmanın ötesinde bir şeydi. Hemen sinemada yatan fırsatlar üzerine kafasında projeler üretmeye başladı.

1904 yılında daha dükkânını kapatmadan bir arkadaşıyla beraber, bugünkü sinemaların ilk biçimi olan salonu (Nickel Odeon)  açtı. Burada insanlar birkaç kuruş karşılığında kısa filmler izleyebiliyorlardı. Ortağı daha sonra çok yaygın bir sinema salonları ağı kuracak olan Marcus Loew idi. Ancak piyasadaki koşulları bu alana giren büyük şirketler dikte ettiği için Adolf Zukor’un işi zordu.

Adolf Zukor ilk büyük girişimini 1912 yılında İngiliz sinemasının en ünlü filmi olan Kraliçe Elizabeth filminin Amerika’daki gösterim haklarını alarak yaptı. O yılların ilk uzun filmi olan bu filme yatırım yapmak çok riskli bir işti. Ama Zukor kendi birikmiş parası olan yirmi beş bin doları yatırarak bu riski üstlendi. Ortağı bu projeye para koymamıştı. Ama filmin gösterildiği sinemaların sahibi olarak Amerika’da çok tutulan bu filmin getirdiği hâsılatın yarısını aldı.

Bu filmden çok para kazanan Zukor daha o yıl a Paramount Pictures şirketinin öncüsü olan  Famous Players Pictures in Famous Plays Company’yi kurdu. Zukor’un hedefi, Broadway’in ünlü tiyatrorlarının tanınmış eserlerini sinemaya uyarlamaktı. Ve ilk olarak da 1913’de Monte Kristo Kontu’nu beyaz perdeye taşıdı.

 O yıllar sinema sektöründe sinema salonu sahiplerinin dediği olurdu. Ancak Zukor başka bir girişimle bu hegemonyayı kurmayı amaçlıyordu. Aralarında  Gloria Swanson, Mary Pickford, Pola Negri, John Barrymore, Gary Cooper, gibi o yılların en ünlü Broadway sanatçılarının da bulunduğu çok sayıda sanatçıyla uzun vadeli sözleşmeler yaptı. Hedef yılda 30 film üretmekti.

Aynı yıl Broadway’de 3500 seyirci kapasiteli Sinema Sarayı Standard’ı açtı.  Seyircilerin tepkileri onun için çok önemliydi. Hem satılan biletlerden, hem basına yansıyan tepkilerden ve hem de kendi özel yaptırdığı araştırmalardan seyircilerin hangi filmleri hangi sanatçıları beğendiğini saptıyor ve filmlerini de ona göre hazırlıyordu.

Adolf Zukor’un doğduğu Ricse’de bir anı kitabesi

Film çekimlerini sürdürebilmek için Los Angeles şehrinin kenar mahallesi olan Hollywood’da portakal bahçeleri arasında bir tarlayı kiralayarak orada bir film stüdyosu inşa ettirdi. Peki film sektörü için neden Kalifornia’yı seçmişti? Araştırmacılar Zukor’un bu seçimini kış aylarında da çekimlerin yapılabilmesi için Los Angeles’de iklimin elverişli olmasıyla açıklıyorlardı.

Zukor’un şirketi 1916’da L. Lasky’nin produksüyon şirketiyle birleşti ve ardından da Paramount Pictures Corporation kuruldu. Şirket o tarihten itibaren de en iyi yönetmenlerle film yapmaya başladı.

1.Dünya Savaşının yarattığı daralmanın ardından 1919’da şirket tekrar büyümeye başladı. Ancak hem sanatçılara verilen ücret ve hem de film maliyet giderleri arttığından Zukor büyümeyi sürdürebilmek için banka kredileri aldı. Bunun ardından da şirketi halka açtı. Bu süreç içinde devleşen şirket 500 sinema salonunun kontrol eder hale gelmişti.

Sessiz sinema dönemin sona ermesi Paramount için çok ciddi bir kriz yaratmıştı. Şirket 3 yıllık bir aradan sonra tekrar film dünyasına geri dönse de o tarihten itibaren şirketin idaresi artık alınan krediler nedeniyle Morgan Bankasının eline geçmişti. O tarihten itibaren ölümüne kadar Adolf Zukor şirketin İstişare Kurulu balkanı olarak kalsa da bu artık sembolik bir görev olmuştu.

Hollywood, 1953

Zukor’un efsanevi şirketi Aşk Hikayesi, Ben Hur, Baba, Terminator gibi filmlerle her dönem sinema sektörünün ön saflarında kalmayı başardı.

Zukor ise film sanatını, sanatsal kaygılar da taşıyan uzun filmlerle insanların hayatına taşıyan, sinemayı XX. Yüzyılın belki de en tanınmış sanat dalı haline getiren insan olarak tarihe geçti.

1948’de Yaşam Oscar Ödülüne layık görüldü.

Uzun bir yaşamın ardından 1976’da tam 103 yaşında hayata veda etti.

Türkinfo

Macaristan Ankara Büyükelçiliğinin desteğiyle hazırlanmıştır.