Fuara gitseydim en çok görmek istediğim yerdi Pal Sokağı. Kulağa garip geliyor, değil mi? Ama gerçekten de öyleydi. Bu yıl İstanbul Kitap Fuarı’nın konuk ülkesinin Macaristan olması sebebiyle, fuarın uluslararası salonunda Macaristan için özel bir alan hazırlanmıştı. Bu alanın bir kısmında Macar yazar Ferenc Molnar’ın ünlü yapıtı “Pal Sokağı Çocukları” da yerini almıştı. Nemeçsek, Boka, Çele, Gereb ya da onların temsilleri çok güzel birer çizim olarak salonun bir kenarında dört gün boyunca misket oynadılar. Ben fuara gidemedim, uluslararası salon ilk dört günün sonunda ziyarete kapandı ve benim elimde Yıldıray’ın benim için çektiği bir kaç fotoğraf kaldı. (Teşekkürler Yıldıray!)
Pal Sokağı Çocukları’nı 10-11 yaşlarındayken okumuştum sanırım. Birçok kitabım gibi bunu da bana ablam almıştı. Hani Altın itaplar’ın şu sert ciltli, dışı renkli resimli şömizli çocuk kitapları serisi vardı ya, işte onlardan. Şimdi bu yazıyı okurken gittim kütüphaneden kitabımı buldum ve içini inceledim. Kitabın özgün adı Fransızca olarak yer alıyor. Yazık, o yıllarda doğrudan Macarca aslında çevirecek birini bulamayıp Fransızca’dan mı çevirmişler? Kim bilir neler kaybederek okumuşum o kitabı. Kim bilir, belki o yıllarda çok yapıldığı gibi “sadeleşmeye”, kısaltmaya da gidilmiştir. Ben o zamandan beri Pal Sokağı Çocukları’nı bir daha okumadım biliyor musunuz? Sevmediğimden değil. O zamanlar elimdeki kitapların birçoğunu birkaç defa okumuştum. Bunu okumadım. Okurken çok mu içime dokunmuştu acaba diye düşünüyorum şimdi. Belki hüzünlü sonuyla yüzleşmeye tekrar gönlüm razı olmadığı için. Pal Sokağı Çocukları’ndaki her olayı tek tek hatırlamıyorum. Aklıma kazınanlarsa cam macunu çiğneyerek, sahip oldukları arsalarını tüm varlıklarıyla savunan, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir grup çocuk ve benim de öyle bir grubun içinde olmayı istediğim. Kitabı okuduğum süre içinde beni de aralarına almışlardı zaten.
Kitabın 100. yaşı nedeniyle Budapeşte’deki Práter Sokağı’nda yapılan heykel.
Şimdi benim için Pal Sokağı Çocukları’nın yeniden, bu kez özgün dilinden çevrilmiş halini okuma vakti. Kitabın çevirmeni Tarık Demirkan’ın BBC’de yayınlanan yazısını da okumanızı öneririm. Pal Sokağı Çocukları’nın yazılışının 100. yılı nedeniyle ne güzel şeyler yapılmış. Roman kahramanları hayatın içine karışmış. Yandaki heykel de o kapsamda Budapeşte’deki Práter Sokağı’nda yapılmış. Demirkan’ın yazısından kısa bir alıntı Pal Sokağı Çocukları’nın okuru neden etkilediğini özetliyor aslında:
Çünkü bu kitap,
“Oyunun ya da ciddi mücadelenin”
“Dostluğun ya da ihanetin”
“Birbirine kenetlenmenin ya da gruplara bölünmenin”
“Hayatta var olmanın ya da sevdiği şeyler uğruna ölümü göze almanın”
“Tek başına kalmanın ya da bir yere ait olmanın” çocukların dünyasında da yaşanabileceğini gösterdi.
İyililiğin ve dürüstlüğün ölümsüzlüğünü kanıtladı.
Aranızdan”Pal Sokağı Çocukları”nı okuyan var mı? Sizdeki izi nasıl?
2014-11-14
http://www.birdolapkitap.com/