Macarların milli gururu “Dosi”

Küçük İngiliz safkan tay, o açık arttırmada başka kimsenin ilgisini çekmemiş ve birkaç bin Euro gibi, yarış atları piyasasında bedava sayılabilecek bir bedelle Macar’ın elinde kalmıştı.

Geçenlerde on yaşındaki kızım, “Baba, hafta sonunda at yarışına gidelim” dediğinde şaşkınlıktan yüzüne bakakalmıştım. Evet, atları çok sevdiğini biliyordum, ama at yarışları hobilerimiz arasında değildi ve kızımın bunu sıradan bir hafta sonu programı gibi söylemesini garipsemiştim. Şaşkınlığım yüzümden okunuyor olmalı ki, gülerek “Neden öyle şaşırdın? Hafta sonu Dosi Avrupa’nın en iyi atlarıyla yarışacak ve elbette yine kazanacak!” dedi. Evet, Dosi’yi, Macarların övünç kaynağı yarış atının öyküsünü elbette biliyordum. Amatör bir şekilde yarış atlarıyla da ilgilenen bir Macar yatırımcı, İngiltere’de bir açık arttırmada görmüştü Dosi’yi.

Küçük İngiliz safkan tay, o açık arttırmada başka kimsenin ilgisini çekmemiş ve birkaç bin Euro gibi, yarış atları piyasasında bedava sayılabilecek bir bedelle Macar’ın elinde kalmıştı. Macar yatırımcının kızının Overdose adını verdiği, ama daha sonra halkın dilinde adı “Dosi” diye kısaltılan tay, tam bir masallardaki çirkin ördekti! Uzun biçimsiz bacakları, kaslı sayılmayacak gövdesi, kocaman başı, yani hiç güven vermeyen vücudu zaman içinde değişmiş ve ortaya fırtına gibi koşan bir at çıkıvermişti. Dosi birkaç koşuda sıradan bir at olmadığını kanıtlamıştı! Kimlerle koşarsa koşsun, en az 3 boy farkla kazanıyordu! Yarış başladığında hemen öne geçiyor ve sonuna kadar da kimsenin kendini geçmesine izin vermiyordu! Macaristan’daki birkaç koşuda dikkatleri üzerine çeken harika at, ardından da sırayla Avrupa’nın derbilerinin birinci ismi oldu! On yedi büyük yarışta start aldı ve on yedisini de kazandı! Bu arada atın değeri de, birkaç bin eurodan bir milyon euroya fırlamıştı. Yorumcular Dosi’nin koşu stilini analiz etmeye, rakip atların çalıştırıcıları da Dosi’ye karşı önlemler almaya çalışıyorlardı. Ama Dosi sadece yarış sahalarında ve at severler arasında gündeme damgasını vurmakla kalmamıştı. Harika at iki komşu ülke olan Macaristan ve Slovakya arasında da tartışmalara yol açmıştı.

Macarlar harika “Macar atıyla” gurur duyadursun, Slovaklar da Dosi’yi sahiplenmeye başladılar. Ünlü tayın diğerlerini fersah fersah geride bıraktığı bir yarışın ardından Slovak basını “Slovakya’nın ünlü atı Dosi yine birinci” manşetini atınca, “Dosi kimin?” tartışması iki ülke kamuoyunu karşı karşıya getirdi. Slovaklar, “At bizimdir” tezlerini, Dosi’nin sahibinin Slovakya vatandaşı olmasına bağlıyorlardı. Evet bu doğruydu, ama atın sahibi Macar asılıydı. Macaristan’da yaşıyor ve yatırımlarını Macaristan’da yapıyordu. En önemlisi de, Dosi Macaristan’daki bir harada tutuluyor ve yarışlara burada hazırlanıyordu. Yani, ulusal gururlarına çok hassas Macarlara göre Slovaklar, bir tür rakı olan “palinka” ya da ünlü şarap markası “Tokaji” gibi şimdi de bir başka Macar markasını, Dosi’yi sahiplenmeye çalışıyorlardı.

İşte, kızım tarafından bana hatırlatılan ve sonunda bizim de gittiğimiz Budapeşte koşusu da böyle bir ortamda gündeme gelmişti. Macarların ulusal duygularının göklere çıkarılmasında ilginç bir yöntem de rol oynamıştı: Budapeşte derbisi, isteyen herkesin ücretsiz girip seyredebileceği ulusal bir etkinlik haline getirilmişti. Radyolar, televizyonlar, gazeteler, bültenler günlerce Dosi’yle başlayıp, Dosi’yle bitmişti. Sonunda bu yarışı da, beklendiği gibi, 4 boy farkla, harika at Dosi kazandı. On beş bin kişinin hınca hınç doldurduğu Budapeşte hipodromunda, yarışın sonunda, Dosi, sırtında mutlu jokeyi ve yanında sahibiyle şeref turu atarken, Macarlar da dünyayı dize getirmişçesine kıvançlıydılar! Çevreyi kuşbakışı gören basın locasının yanında, VIP tribününde, kerli ferli beyler ve operaya gider gibi giyinmiş süslü hanımlar vardı. VIP tribünündeki siyasetçilerin, işadamlarının, Macar sosyetesinin ve biraz aşağıdaki çoluk çocuk, genç yaşlı halkın temsilcilerinin gözlerindeki ışıltı aynıydı. İşte bir kez daha Macar ulusunun adının Avrupa gündemine yazdırılmasına tanık olmuşlardı.

Sevinçlerinin nedeni buydu Dosi’ye gelince: O kadın erkek, genç yaşlı, zengin fakir demeden bir ulusu bütünleştiren bir sembol olduğunun farkına bile varmadan, yerden bir tutam ot koparmaya çalışıyordu. Yarışı en önde bitirmenin ardından bunu hak ettiğini düşünüyor olmalıydı.

Tarık Demirkan – BBC