1924 yılında Macaristan’ın diplomatik faaliyetlerine ev sahipliği yapan tarihi bina, bugün gençlerin ders çalıştığı huzurlu bir mekan olarak hizmet veriyor.
Ankara’nın Kızılay semtinde bulunan ve 1924 yılında Macaristan’ın diplomatik faaliyetlerine ev sahipliği yapan tarihi bina, bugün gençlerin ders çalıştığı huzurlu bir mekan olarak hizmet veriyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara olarak ilan edilmesinin hemen ardından 1924 yılında diplomatik faaliyetlerine başlayan Macaristan, ilk büyükelçiliğini Kızılay’da Gazi Mustafa Kemal Bulvarındaki numara 10 adresindeki tarihi binada kurdu. Bu bina, I. Dünya Savaşı öncesinde inşa edilmiş ve dönemin Ankara’sının en önemli yapılarından biri olarak kabul ediliyordu.
DÖNEMİN ANKARA’SININ ÖNEMLİ YAPILARINDAN
27 Mayıs 1924 tarihinde Macaristan’ın Türkiye’deki ilk büyükelçisi László Tahy, görev mektubunu cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’e takdim ederek göreve başladı.
Macar Krallığı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından bağımsız bir diplomatik misyon olarak Ankara’da faaliyet göstermeye başladı. Ancak, bu tarihi bina 1997 yılında Macar Dışişleri bakanlığı tarafından satıldı ve bugün özel bir markaya ait olarak hizmetlerini sürdürüyor.
Cumhuriyet’in ilanı sonrası sürgüne gönderilen Osmanlı Hanedanı üyelerinden Sultan Abdülhamid’in şehzadelerinden Mehmed Abdülkadir Efendi’nin ailesiyle yaşamaya başladığı Budapeşte’deki hareketli yaşamını ele alan Budapeşte’de Bir Osmanlı Şehzadesi kitabını yazarı Araştırmacı Tarık Demirkan Kültür Sanat Ajandası’nda anlattı.
Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitapta Budapeşte’ye gelişinden ölümüne kadar Abdülkadir Efendi’nin yaşamına dönemin gazetelerinden haberlerle ve belgelerle yer veriliyor.
Budapeşte’de bir Osmanlı Şehzadesi” kitabı nasıl doğdu? İstanbul’da başlayan, Budapeşte’de yaşanan, Sofya’da sona eren bir macera romanı tadındaki öykü, şaşırtan olgular, sorular.
Ahmet Çağatay Bayraktar tarafından gerçekleştirilen 24 dakikalık sohbet, Kültür Sanat Ajandası’nda.
Ayhan Bora Kaplan soruşturmasının “M7 kodlu” gizli tanığı olan ve Macaristan’da yakalanan Serdar Sertçelik, Kaplan operasyonunu gerçekleştiren emniyet müdürlerinin tutuklanmasına neden olan iddialarından değiştirdi. Firarından sonra yayınladığı videolarda, polis müdürlerinin kendisini bazı siyasiler ve bakanların isimlerini söylemesi konusunda zorladığını iddia eden Sertçelik, Macaristan Başkent Mahkemesi’nde verdiği ifadesinde ise, “İç siyasette rol alan birden fazla kişiyi etkileyecek gizli bilgilere sahip olduğunu” öne sürdü. Sertçelik, geçen kasım ayında hakkındaki ev hapsi kararını ihlal ederek yemek yemeye gittiği restoranda ayaklarından vurulmasının da “suikast girişimi olduğunu” iddia etti. “Kendisine koruma statüsü sözü verilmesine karşın, güvenlik korumasının kendisine karşı Kasım2023’te gerçekleşen suikast girişiminden koruyamadığını” öne süren Sertçelik, “bu nedenle ülkeden kaçtığını ve saklandığını, iade edilmek istemediğini” söyledi.
Firar etti, “ifademe isim ekletmek istediler” dedi
Suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan davasının en önemli sanıklarından biri olan Sertçelik’in, hakkındaki ev hapsi kararı ve ayağında elektronik kelepçe bulunmasına karşın yurt dışına kaçtığı ortaya çıkmıştı. Sertçelik, firarından sonra yaptığı videolu paylaşımlarda, Kaplan dosyasında üst düzey yargı ve emniyet mensuplarının adının geçtiği M-7 kodlu gizli tanığın kendisi olduğunu açıklamıştı. Kaplan operasyonunu gerçekleştiren Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan ile yaptığı görüşmelerin bir kısmını paylaşan Sertçelik, ifadesine TBMM Başkanvekili ve eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Mücahit Aslan, yine eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sadık Soylu gibi isimleri eklemesi için baskıya uğradığını öne sürerek “darbe” iddiasında bulunmuştu. Sertçelik’in bu açıklamaları sonrası aralarında Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik ve Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan’ın da bulunduğu polisler önce açığa alınmış, daha sonra da tutuklanmıştı.
Macaristan’dan 8 soru
Savcılığın darbe iddiaları üzerine başlattığı bu soruşturma devam ederken, hakkında kırmızı bülten çıkarılan Sertçelik, mayıs ayında Macaristan’da yakalandı. Başkent Budapeşte’de hâkim karşısına çıkarılan Sertçelik, 6 Temmuz’a kadar geçici olarak tutuklandı. Macaristan, daha sonra Adalet Bakanlığı’na bir yazı göndererek Sertçelik için hazırlanan 174 sayfalık iade evraklarının karmaşık bulunması nedeniyle, kendileri tarafından hazırlanan 8 sorunun yanıtlanmasını istedi. Yazı içeriğinde Sertçelik’in geçici tutuklanmasına ilişkin karar ve Budapeşte Mahkemesi’nde verdiği ifade de yer aldı.
“Suikast girişiminde bulunuldu”
Macaristan Başkent Mahkemesi kararında yer alan bilgilere göre Sertçelik ifadesinde, yakalanmasından önce yayınladığı videolarda “emniyet mensupları tarafından bazı isimleri vermesi için zorlandığı” şeklindeki iddialarının tam tersi yönde ifade verdi. Sertçelik ifadesinde, “İç siyasette rol alan birden fazla kişiyi etkileyecek gizli bilgilere sahip olduğunu” öne sürdü. Geçen Kasım ayında ayağında elektronik kelepçe bulunmasına karşın hakkındaki ev hapsi kararını ihlal ederek yemek yemeye gittiği restoranda ayaklarından vurulmasının da “suikast girişimi olduğunu” iddia eden Sertçelik, “Kendisine koruma statüsü sözü verilmesine karşın, güvenlik korumasının kendisine karşı Kasım 2023’te gerçekleşen suikast girişiminden koruy
Macaristan garanti istedi
Budapeşte Mahkemesinin evrakına göre Sertçelik, sahip olduğu gizli bilgiler nedeniyle “hayatının tehlike altında olduğunu” iddia etti. Mahkeme bu nedenlerle Türkiye’den “geçici olarak tutuklanan Sertçelik’in iade taleplerindeki suçlamalar ve alabileceği cezaların süresi, hakkındaki suçlamalara ilişkin dava açılıp açılmadığı, gizli tanık statüsündeyken suikast girişimine uğrayıp uğramadığı, ne zaman hangi koşullarla tahliye olabileceği gibi bilgilerin detaylandırılmasını” talep etti. “Adli sürece ilişkin hakkını teslim eden işlem kuralları ve garantilerin mevcut bulunması için tutuklamasının nasıl yapıldığına dair” de detaylı bilgi talep eden Budapeşte Mahkemesi, “sanığın iadesi durumunda işkence görmeyeceği, insanlık dışı ve aşağılayıcı davranışlara maruz kalmayacağına ilişkin de garanti istedi. Mahkeme, 6 Temmuz’a kadar cevap verilmemesi durumunda Sertçelik’in yasalar gereği tahliye edileceğini bildirdi.
“Kendi kusurlu eylemi nedeniyle tanık koruma programından çıkarıldı”
Macaristan’ın bu talebine, Kaplan davasına bakan Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi 25 Haziran tarihinde Adalet Bakanlığı üzerinden cevap verdi. Sanığın “verdiği bilgiler nedeniyle koruma statüsüne alındığını ancak kendi kusurlu eylemi ile koruma tedbirlerini ihlal ettiği için hakkındaki koruma kararının kaldırıldığını” bildiren Mahkeme, Türkiye’nin AİHS’e taraf olduğunu anımsatarak, herkesin adil yargılanma hakkında sahip olduğunu bildirdi. Temel hakların Anayasa seviyesinde güvence altına alındığını bildiren Mahkeme, Sertçelik’in alabileceği cezalar ve hapiste geçirebileceği sürelere ilişkin bilgileri aktardı.
“Suikasta ilişkin delil yok”
Sertçelik’in suikast iddiasına ilişkin olayın detayları da Mahkeme’nin yanıtında ayrıntılı biçimde yer aldı. Cevap yazısında, yaşananlar şöyle anlatıldı: “Sanığın suikasta uğradığını iddia ettiği Kasım 2023’te meydana gelen olay nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma yürütülmüştür. Bu soruşturmada sanığın, sanığın arkadaşlarının ve olay yerinde bulunan diğer şahısların ifadeleri alınmıştır. Dosya kapsamındaki bilgilere göre sanık silahla yaralandığı 20 Kasım 2023 tarihinde tanık koruma programında olmasına rağmen kendisini koruyan güvenlik görevlilerine haber vermeden konutunu terk ederek arkadaşlarıyla buluşmuştur. Arkadaşlarıyla birlikte sabah saat 05.00 sıralarında bir restorana gitmişlerdir. Sanık Serdar’ın arkadaşları restoranda başka şahıslarla tartışmışlardır. Bu tartışma nedeniyle sanığın arkadaşlarına silahla ateş edilmiştir. Sanığın arkadaşlarına silahla ateş edildiği için sanığın arkadaşları ve restoranda bulunan diğer müşteriler yaralanmıştır. Bu şahıslarla birlikte olay yerinde bulunması nedeniyle sanık da yaralanmıştır. Dosyada silahlı saldırının özelikle sanığa yönelik olduğuna dair delil elde edilmemiştir. Elde edilen delillere göre sanık sadece olay yerinde bulunması nedeniyle yaralanmıştır. Yani sanığın ileri sürdüğü gibi saldırının kendisine yönelik suikast olduğuna dair bir delil yoktur. Ayrıca sanık diğer şahısların tamamı hayati tehlike geçirmeyecek şekilde ayaklarından yaralanmışlardır. Bu husus da olayın aslında kasten öldürmeye yönelik olmadığına işaret etmektedir. Sanığın suikast iddiası bu yönüyle de gerçeği yansıtmamaktadır.”
Sertçelik’in son durumu belirsiz
Mahkemenin cevabi yazısına ayrıca Sertçelik’in vurulmasına ilişkin dosyadaki ifadeler de eklendi. Macaristan Başkent Mahkemesi’nin sorularını yanıtlayan Mahkeme, Sertçelik’in iadesini istedi. Öte yandan Sertçelik hakkında 6 Temmuz’a kadar verilen geçici tutuklama kararının uzatılıp uzatılmadığı, iade talebine ilişkin yanıtın ne olduğuna dair Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına henüz bir belgenin girmediği öğrenildi.
amadığını” öne sürdü. Sertçelik, “bu nedenle ülkeden kaçtığını ve saklandığını, iade edilmek istemediğini” söyledi.
Batı dünyasında kafalar biraz karışık. Başta Batı kavramının iki parçası olan ABD-AB ve AB içindeki iki büyük güç olan Almanya ile Fransa arasında siyasi, ekonomik, ticari ve güvenlik başta olmak üzere birçok konuda görüş ayrılıkları mevcut.
Yaşlanan nüfus, ekonomik aktivitenin toparlanamaması, aşırı sağın yükselişi, ağır işleyen bürokrasi ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrası güvenlik sorunları AB’nin cari ve yapısal problemleri arasında. AB içinde sorunlar bu kadar da değil tabi. Örneğin AB üyesi olup AB politikalarıyla görüş ayrılıkları bulunan Macaristan ve Slovakya gibi ülkeler var. Gelin bugün AB dönem başkanlığını devralan Macaristan’a bakalım. Başbakan Orban Macaristan’da en uzun başbakanlık yapan lider. Gerek Macaristan içinde gerekse dışarda izlediği politikalarla sık sık dünya kamuoyunda tartışılan biri.
Önceki yıllarda Orban sık sık AB kararlarını veto ederken Batı kamuoyu Orban’ı AB’nin siyasi birliğini zayıfl atmakla suçladı. AB Macaristan’ı yargı bağımsızlığı, insan hakları, basın özgürlüğü gibi birliğin temel ilkelerine uymamakla suçluyor ve AB mevzuatına uymadığı gerekçesiyle farklı yaptırımlarla tehdit ediyor.
Orban yönetimindeki Macaristan AB dönem başkanlığını aldı lakin Avrupa Parlamentosu’nda konuşmasına izin verilmedi. Başkanlığı alır almaz ‘’Barış operasyonu başlatıyorum’’ deyip 2 Temmuz’da Ukrayna’ya, akabinde iki gün sonra Rusya’ya ve daha sonra da Çin’e sürpriz bir ziyarette bulundu. Bu ziyaretler AB’de rahatsızlık yarattı ve Orban’ın bu ziyaretlerinin hiçbir şekilde AB’yi temsil etmediği belirtildi.
AB’NİN AKSİNE MACARİSTAN’IN ÇİN VE RUSYA İLE İLİŞKİLERİ İYİ
AB ve NATO üyesi olan Macaristan ‘’Doğu Açılımı’’ politikasıyla Rusya, Doğu Avrupa ve Asya ülkeleriyle siyasi ve ekonomik ilişkilerini güçlendirmek istiyor. Macaristan, bir yandan AB üyesi ve AB dönem başkanlığını yürütürken bir yandan da Rusya ve Çin’le iyi ilişkilere sahip. Hatırlayacağınız üzere Çin Devlet Başkanı Şi Cimping Mayıs ayında yaptığı Avrupa ziyaretinde Fransa, Sırbistan ve Macaristan’ı ziyaret etmişti. Cimping bu ziyaret sonrasında Çin-Macaristan ilişkilerinin tarihin en iyi noktasına geldiğini ifade etmişti. İtalya’nın Kuşak Yol Projesi’nden çıktığı ve AB’de Çin’e yaptırımların konuşulduğu dönemde Çin Sırbistan ile Serbest Ticaret Anlaşması imzalamıştı. Bu ziyarette de Kuşak Yol Projesi kapsamında Sırbistan-Macaristan arasında demir yolu yapılması konusunda anlaşma sağlandı. Orban bu görüşmenin ardından yaptığı açıklamada artık çok kutuplu bir dünyanın olduğunu ve Çin’in bu dünyada en önemli aktörlerden biri olduğunu söyledi.
Merkezi Macaristan’ın Başkenti Budapeşte’de yer alan Türk Macar İşadamları Derneği TÜMİŞAD Budapeşte Royal Grand CORİNTHİA Hotel Brasserie Atrıum salonunda Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı ve Almanya Gießen Justus Liebig Üniversite
Merkezi Macaristan’ın Başkenti Budapeşte’de yer alan Türk Macar İşadamları Derneği TÜMİŞAD Budapeşte Royal Grand CORİNTHİA Hotel Brasserie Atrıum salonunda Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı ve Almanya Gießen Justus Liebig Üniversitesi Rektörü Kardiyolog Prof Dr. Yaşar Bilgin ile sohbet toplantısı düzenledi.
Sohbet toplantısında Türk Macar İşadamları Derneği Başkanı ve Macaristan Fahri Konsolosu Osman Şahbaz açılış ve selamlama konuşmasından sonra sözü Rektör Kardiyolog Prof. Dr. Yaşar Bilgin ‘e bıraktı. Dernek üyeleri ve katılımcılar Prof. Dr. Yaşar Bilgin’in ”AB – Almanya ve Türkiye’deki meslek ve yaşam tecrübelerini” dinledi.
Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı Bilgin, Ahlak ; İşini Doğru Yapmaktır
Ahlak ; İşini Doğru Yapmaktır, diyen Prof. Dr. Yaşar Bilgin, iyi bir insan olmak için işinizi doğru yapacaksınız. Tabiat belirli kanunlar çerçevesinde çalışmaktadır. Hayatta da başarılı olmak için hayatın kendi kuralları vardır. En önemli olanı da doğru olmak ve işimizi doğru yapmaktır.
AB’de insan; insan özelliklerini kaybetmiştir.
Dünyada toplumlar irrasyonel bir davranış içerisindedir. Akla ve demokrasiye önem verdiğini iddia eden Batı ve AB insan hakları derken sadece kendisini tarif ediyor. Biz ise çok geniş manada kul hakkı diyoruz. İnsan ile birlikte insan oluyoruz, insanlık başka bir şey. Bizim insanlığımızı kendimize olan tavrımızdan ziyade ötekine olan davranışımız belirliyor. Batı dünyasında insan; insan özelliklerini kaybetmiştir.
Düşünce pazarında benim de hayata bir katkım olsun.
Bizim handikabımız ise, Batının yüzeysel durumunu almışız, içeriğini almamışız. Türkiye’de insanımızda patolojik bir özgüven var. Bizler özgün bireyler olamadık, bilmediklerimizi öğrenmeliyiz. İnsan akıl sahibidir. Dünyada insan yerini bulması için insanın kendisine şu soruyu sorması gerekiyor; Beni kim yarattı ve ben niçin varım. Akıl sahibi Batı’da yetişmiş ve Batı’yı tanıyan bir bilim insanı olarak ”düşünce pazarında benim de hayata bir katkım olsun” diye baktım. Almanya’da en çok tanınan en etkili beş bilim insanından birisiyim. Bunu gurur olsun diye söylemiyorum. Doğrular üzerinden hareket ederek mesafe kat ediyorsunuz.
Yaşadığımız hayatı ve çevreyi fark etmeliyiz.
Görmek ile kavramak ayrı şeylerdir. Beynimizdeki 90 milyar hücre tek bir hücreden meydana geliyor. Birbirleri arasında 3 milyar yılda sayabileceğimiz iletişim halindeler. Her gün 1500 lt oksijen kullanıyoruz. Ve İnsanoğlu bugün bu oksijeni bedavaya kullanıyor. Bakıyoruz ancak görmüyoruz. Birçok şeyi ıskalıyoruz” dedi.
Türk Macar İşadamları Derneği Başkanı Osman Şahbaz, Başkan Yardımcısı Emin Altaç, Yönetim Kurulu Üyeleri Mete Atuğ, Necip Aygür, Ali Mercan, Ali Seçkin, Hakan Yıldız ve Ömer Korkmaz’ın katıldığı seminer sonunda katılımcıların sorularını da cevaplayan Prof. Dr. Bilgin Dernek yönetimine ve üyelerine sıcak misafirperverliklerinden dolayı çok teşekkür etti.
Prof. Dr. Yaşar Bilgin’in Kariyeri
Prof. Dr. Yaşar Bilgin 1950 yılında Mersin’de doğdu. Türk asıllı Alman doktor ve siyasetçi. Kardiyoloji alanında profesör olan Bilgin, CDU Hessen yönetim kurulunda ve Türk Alman Sağlık Vakfı başkanı. Bilgin halen Gießen Üniversitesi Hastanesinde başhekim olarak çalışmaktadır. Eski cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Alpaslan Türkeş, Semra Özal, İsmet Sezgin, Ali Talip Özdemir gibi pek çok tanınmış simayı hastası olarak kabul edip tedaviler uygulamış bir isim.
Hessen’de, Eyalet Başbakanı’nın Danışmanı. Alman Göç ve Uyum Komisyonu Üyesi, Alman-Türk Vatandaşlar Konseyi Başkanlığı gibi görevler yürütmüştür. Almanya ve Türkiye’de devlet üstün hizmet nişanı sahibi olan Bilgin dört bilim alanında Doktorası vardır.
Formula 1 Dünya Şampiyonası’nda heyecan, sezonun 13. yarışı Macaristan Grand Prix’si ile devam edecek.
Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki 4,3 kilometrelik Hungaroring Pisti’nde 70 tur üzerinden gerçekleştirilecek etapta sıralama turları yarın TSİ 17.00, yarış ise 21 Temmuz Pazar günü TSİ 16.00’da başlayacak.
F1’de bu sezon düzenlenen yarışlarda Max Verstappen 7 kez ilk sırada yer alırken, Carlos Sainz, Lando Norris, Charles Leclerc, George Russell ve Lewis Hamilton birer kez podyumun zirvesine çıktı.
Pilotlar ve takımlar klasmanının ilk 5 sırası şöyle:
Pilotlar
Halide Edip Adıvar, Mustafa Macide, Ahmet Rasim, İskender Fahreddin ve Suat Derviş’in eserleri taptaze iken Macarca’ya çevrilmişti.
Eski Türk halk şiirlerindeki vezin (hece vezni), ezgi, uyak ve mecazlar Macar halk şiirinden tanıdık.
Kültürel alandaki bu benzerlikler, bu yıl anlamlı bir işbirliği ile gündeme getiriliyor. Bu amaçla düzenlenen, Türkiye ve Macaristan arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yılı çerçevesinde ilan edilen, 2024 Türk-Macar Kültür Yılı faaliyetleri halen devam ediyor. Bir Asırlık Dostluk ve İş Birliği temasıyla icra edilen Kültür Yılı çerçevesinde Macaristan’da, 100. yılında 100 etkinlik gerçekleştirilmesi hedefleniyor.
İki ülke arasında devam eden etkinliklerin yanı sıra iki önemli eser hâlâ Türk okura ulaşmadı. Edit Tasnádi, Prof. Dr. Zsuzsa Kakuk’un yönetiminde kapsamlı bir Macarca − Türkçe, sonra bir Türkçe−Macarca sözlük hazırlamış. Konuyla ilgili olarak Tasnádi; “Çok önemli bu iki eserin Türk−Macar kültür yılında Türkiye’de yayınlanmasını çok isterdim, ama ne yazık ki sarf ettiğimiz bütün çabalar şimdiye kadar sonuçsuz kaldı” diyor.
1942 yılında doğan Tasnádi, yükseköğrenimini Türkoloji alanında almış ve bu alanda birçok akademik çalışmalar yürütmüş. Eötvös Loránd Üniversitesinde ve Ankara Üniversitesi’nde Hungaroloji Anabilim Dalında çalışan Tasnádi aynı zamanda Türk Macar Dostluk Derneği üyesidir. Macar Türkolog Edit Tasnádi ile söyleştik.
n Sizi önce Varlık Dergisi’ndeki yazılarınızda tanıdık. Sonrasında ise radyo programcısı, çevirmen, araştırmacı, yazar, Türkolog, tarihçi, dil işçisi… Bütün bunlar hayatınıza nasıl girdi?
Bütün bu uğraşlar karmaşık görünse de aslında çok doğal olarak gelişen ve birbirine bağlı alanlar. Çocukluğumuz çok önemlidir. Annemin dil ve edebiyatseverliği ve özellikle Macar dil ve edebiyatı öğretmenimin etkisiyle üniversitede bu branşı ve yanına eski dil ilişkilerimiz nedeniyle Türkolojiyi seçtim.
Dilci olacaktım fakat iş koşulları beni Macar Radyosu’nun Türkçe yayınlarına ve gazeteciliğe götürdü.
İLK ÇEVİRİ YAŞAR KEMAL
Tercümanlık nasıl başladı?
Pratik dil bilgisini böyle edindikten sonra heyetlere tercümanlık yapmakla da ödevlendirildim ve bir gün bir Yaşar Kemal öyküsü bunu çevir diye elime tutuşturuldu…
Rejim değişikliğinden sonra dış yayınlarımız kapatıldı. Beş yıl boyunca Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Hungaroloji Bölümünde hocalık yaptıktan sonra radyomuzun arşivine döndüm. Bütün bunlardan günlerimize kadar hala devam ettiğim ve en sevdiğim uğraş haline gelen edebi çeviriler ve ara sıra yazı yazması işi kaldı.
Bir de Varlık dergisi yazarlığınız var…
Varlık dergisini hatırlatmakla tam 40 yıl öncesine götürdünüz beni. 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde her şeyin Atatürk ile başladığı gibi benim çevirmen ve yazar serüvenim de onunla başladı.
1981’de, Atatürk’ün 100. doğum gününde Türk edebiyatında Atatürk diye bir bildiri istediler benden. Bu konuda materyaller aradığımda bir ortak arkadaşımız ricamı o zaman Varlık’ın baş redaktörü olan Kemal Özer’e aktardı. O da Macar şiirinden ham çeviriler ve dergiye yazılar istedi benden. Beklenmedik ölümüyle dördüncü ortak kitabımız doğmadan kaldı…
DİL İŞÇİSİ
Sizin bir de “dil işçisi” payeniz var. Bu paye yaptığınız Türkçe – Macarca çevirilerden ötürü mü verildi?
“Dil işçisi” sıfatını Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun taktı bana. Gurur duydum doğrusu. Sıraladığınız çalışma alanlarıma bir tanesini eklemeye izin verin. Eski profesörüm Zsuzsa Kakuk’un yönetiminde kapsamlı bir Macarca− Türkçe, sonra bir Türkçe−Macarca sözlük hazırladık.
Bu sözlük çifti ile Macar Türkolojisinin eski bir borcu ödenmiştir, diyebiliriz. Ekibimiz, sözlüklerin Macarların yanı sıra Türk kullanıcısının aynı derecede hizmetine uygun olmasına çalışmıştır.
Zira bu türden kapsamlı Türkçe−Macarca, Macarca−Türkçe sözlükler Türkiye piyasalarında hâlâ bulunmuyor. Çok önemli bu iki eserin Türk−Macar kültür yılında Türkiye’de yayınlanmasını çok isterdim, ama ne yazık ki sarf ettiğimiz bütün çabalar şimdiye kadar sonuçsuz kaldı…
TÜRK ŞİİRİ BİZE TANIDIK
Bir edebiyatçı olarak Türk edebiyatı ile edebiyatınız arasındaki benzerlikler konusunda neler söylersiniz?
Macar edebiyatçı olarak iki edebiyat arasında benzerlikler görmekteyim. Belki de en önemlisi şiirin uzun yüzyıllar boyunca her iki ülkede yönetici rol oynamış olmasıdır. Eski Türk halk şiirlerindeki vezin (hece vezni), ezgi, uyak ve mecazlar bize Macar halk şiirinden tanıdık.
Türk ve Macar şiir tarihinin başka bir benzerliği: Macaristan’da Hristiyanlığın kabulüyle nasıl eski pagan/şamanist geleneklerle halk edebiyatı arka plana itildiyse, İslam’ın kabulünden sonra Türk edebiyatında Fars ve Arap kültürlerinin etkisiyle sırf okumuşlara hitap eden zengin divan şiirinin oluşmasıyla halk dili ve edebiyatı hor görülmeye başladı.
Bu durumda Türk halk edebiyatının hazinesini – Macar halk edebi türleri ile paralellik gösteren halk masalları, türküleri, atasözleri, hatta Nasreddin Hoca fıkralarını da 19. yüzyılın son on yıllarında, sadece dünyaya değil, Türklere bile Macar Ignác Kúnos keşfettirdi.
A weboldalon cookie-kat használunk, amik segítenek minket a lehető legjobb szolgáltatások nyújtásában. Weboldalunk további használatával jóváhagyja, hogy cookie-kat használjunk.OkNoTöbb információ...